Türkiye Barolar Birliği ve yetmiş yedi baro, 5 Nisan Avukatlar gününde bu başlıkla bir bildiri yayınladılar. Hem sorunlardan bahseden hem de çözüm vadeden bir bildiriydi. 
Bildirinin içeriğinden konuları daha fazla açarak bahsedeceğim.

Avukatlık halen en itibarlı mesleklerden biri fakat yargıya duyulan güvenin hızla düşmesi avukatlık mesleğinin itibarını da etkiledi. Türkiye’de hukuk ve hukukla ilişkili bütün meslekler ve kavramlar gibi avukatlık da güven kaybetti. Avukatlara yönelik şiddet artık ayyuka çıktı. İşini yapan avukatları hasım olarak görmek, mesleğin itibarının düşüşüyle hat safhaya yükseldi. Unutmayın; avukat sizin borcunuzun sebebi değildir, avukat sizin suç işleme gerekçeniz değildir, avukat sizin boşanma nedeniniz değildir, avukat sizin işinizi kaybetme nedeniniz değildir. Avukat vekildir.

Lakin avukatlık ücretleri, iş için harcanan emeğin, alınan risk ve sorumluluğun yanında oldukça düşük bir noktaya gelmiş durumda. Avukat sayısının hızla artması ve avukatlık ücret tarifelerinin enflasyonun çok altında kalması, avukatların ciddi ekonomik sıkıntılar çekmeye başlamasına sebep oldu. Kamu avukatlarının mesleki bağımsızlıklarının sağlanamaması, ücretlerinin harcadıkları amaç ile mesainin çok altında kalması ve kamu avukatlarının uğradıkları mobbingler, avukatlığın amacından saparak daha çok idareye hesap vermemek adına çalışmaları, kamu avukatlığının da hak ettiği değerden çok uzaklaşmasıyla sonuçlanıyor.

Özellikle Hukuk fakültelerindeki kontenjan ve sayısı o kadar çok arttı ki, her üniversitede bir fakülte her fakültede yüzlerce öğrenci bulunması, bu fakültelerin çoğunda hukuk profesörünün dahi bulunmaması, mesleği hem itibarsızlaştırıyor, hem de ekonomik kazancını düşürerek niteliksiz mezunlar vermesiyle sonuçlanıyor. Sigortalı çalışan avukatların büyük çoğunluğu asgari ücretle ve ağır şartlar altında çalışıyorlar. Kendilerini koruyacak yeterli bir mevzuat bulunmadığı gibi avukat olarak yürüttükleri işlerde büyük bir sorumluluk taşıyorlar. 

Stajyer avukatların durumu da iç açıcı değil. Ekonomik gelir elde edemedikleri gibi sayılarının çok fazla olması sebebiyle çoğu stajyer nitelikli bir staj dönemi geçiremiyor.
Bu durumda adalete erişim oldukça zorlaşıyor.  Vatandaş nitelikli hukuki yardım için gerekli avukatlık ücretini karşılayamazken, avukatlar da geçim sıkıntısı çekiyor. Aynı sağlık güvencesinde olduğu gibi, karmaşık ve her gün değişen hukuk sistemimiz için de bir güvence olması gerekiyor. 

Sorun ise sadece avukatlık ücretlerinde değil, dava harçları, yargılama giderleri de çoğu insanın karşılamayacağı kadar yüksek. Diyelim ki hukuki yardıma ulaştınız ve mahkeme masraflarını karşılayabildiniz bu sefer de adaletin sağlanması için oldukça uzun bir süre beklemeniz gerekiyor.

Son olarak avukatlık kanunda yapılan değişiklikler ile baroların bölünerek siyasallaştırılması, meslek örgütünün gücünün kırılmasına sebep oldu. Avukatlık mesleğinin itibarı ve kazancının düşmeye devam etmesi sadece avukatları ilgilendirmiyor. Avukatların büyük çoğunluğu her an başka bir işi yapabilecek bilgi ve donanıma sahipler. Ancak vatandaşların, hele ki aynı niteliksizleşmenin yargının diğer unsurlarında da gerçekleştiği düşünülürse gelecekte savunmasız kalmaları mümkün.
Unutmayın, bir suçla itham edildiğinizde devletin savcısı ve hakimi karşısında sizin yanınızda olan tek yargı unsuru avukattır.