SÖYLEŞİ: Ece Bilgin 

 

Odunpazarı Belediye Başkanımızla bu çok beğeneceğinizi düşündüğüm söyleyişi 4 ekim Hayvan Hakları Haftası içinde gerçekleştirdim. Kendisiyle tanışıklığımız oldukça eskiye dayanır, vekilliği döneminden. Biz can korumacıların yanında olmuştur hep Sayın Kurt. 

Her davetimizde yanımızda, bizlerle birlikte yürüyüşlere, etkinliklere katılmıştır. Sonrasında Odunpazarı Belediye Başkanlığı seçimlerine katılıp kazanınca ilişkilerimiz daha bir sıklaşıp pekişti doğal olarak. Kendisinden önceki dönemde çok sıkıntılar yaşadığımız Odunpazarı Geçici Bakımevini, kurduğu ekibiyle düzenlemede, canlarımızın azami yarar sağlaması adına samimiyetle uğraş verdiğini yakından takip eden bir insanım. Eksikliklerde, aksayan noktalarda şikayetlerimizi değerlendirmesi, diyaloğa açık olması gerçekten de bizler ve canlarımız için mutluluk verici olmuştur. 
Sözün özü, can dostu bir ilçe belediye başkanına sahibiz. İleriki zamanlarda da bu bağlamda daha verimli, güzel, doğru işlere imza atacağına kuşku duymuyoruz başkanımızın.


Sayın Kazım Kurt;

-Hukukçu kimliğinizle size sormak isterim: 5199 sayılı Hayvanları Koruma Yasası’ndaki son değişiklikleri nasıl değerlendiriyorsunuz? Mesela hayvana yapılan şiddet, istismar, öldürme gibi fiillere dava açma yetkisinin sadece Tarım Orman Bakanlığının il ve ilçe müdürlüklerine verilmesini nasıl yorumlarsınız?

1 Temmuz 2021’de kamuoyu ile paylaşılan bu kanun teklifi, Hayvan Koruma Kanunu ve Türk Ceza Kanunu üzerinden yapılan değişiklikleri kapsamaktadır. Zaten, Hayvanları Koruma Yasası, hak savunucularının ve muhalefetin baskısı sonucu çıkarılan daha doğrusu eski yasanın revize dilmesi ile oluşan bir yasa. Ben siyasi iktidarın bu yasayı gerekli görerek, içtenlikle savunarak çıkardığını düşünmüyorum. Bu nedenle de maddeler ‘yapmış olmak için’ var. Bahsettiğiniz konu da bunlardan biri. Eğer bir yerde hayvana şiddet, istismar, öldürme gibi bir fiil varsa, dava açma yetkisi sadece Tarım Orman Bakanlığı’nın il ve ilçe müdürlüklerinde olmamalı. Belediyeler, Baro, STK’lar hatta kişiler müdahil olabilmeli, dava açabilmeli.  

 

-Yasa değişikliğiyle hayvanlara tecavüz ve işkence, altı ay ila üç yıl arası cezaya tabi tutulacak. Ülkemizde üç yıldan az cezaların ertelenecek olmasından hareketle bu fiili işleyenler hapiste yatmayacak. Sizce yasadaki bu süre sınırlaması cezaların caydırıcılığını engellemez mi?
 

Biraz önce de söylediğim gibi bu yasa ‘yapmış olmak için’ çıkarıldı. Ben bu maddelerin caydırıcı bir özelliği olacağını düşünmüyorum. Kaldı ki yasa çıktıktan sonra da hayvanlara tecavüz, işkence, kötü muamele örneklerini gördük. Gerçekten bu kötü muamelenin, şiddetin ve tecavüzün önüne geçilmek istense, daha caydırıcı maddeler yer alırdı. Örneğin, ceza oranları çok düşük. Uygulamada hâkimler, hapis cezalarını para cezasına dönüştürülebilecek ya da erteleme veya hükmün açıklamasını geri bırakma kararları verilebilecek. Caydırıcılık için arttırılan para cezalarının miktarına baktığımızda komik denecek rakamlar. 
Hayvanlara tecavüz, işkence, kötü muamelenin sadece yasa ile engellenebileceğini de düşünmüyorum. Bu eğitimle olmalı. Ailede başlamalı. Sadece hayvana değil, kendimizden güçsüz gördüğümüz her canlıya olan bakışımızı değiştirmeliyiz. Biz güçlüyüz karşımızdaki bizden güçsüz diye her şeyi yapabileceğimizi düşünüyoruz. Önce bunun değişmesi gerekiyor. Bu da ancak eğitimle olur.   

-Nüfusu 25 binin altındaki yerlerde geçici bakımevi kurulmayacak, canlar en yakın bakımevlerine sevk edilecek. Aslında kırsalda çok daha fazla sahipsiz hayvan popülasyonu bulunmakta. Hal böyle olunca bu yerlerdeki belediyeler hayvanları toplayıp en yakın bakımevlerine götürmek yerine kolaya kaçarak yakın dağ başına atma, diğer yerleşkelerin sınırlarına, örneğin ilçeniz sınırına bırakmayı yeğlemezler mi? 
 

Böyle de oluyor zaten… Bizler bakımevlerinde hayvan popülasyonunu kontrol altında tutmaya çalışırken, hayvan sayısı neden artıyor? Getirip ilçe sınırları içinde dağ başına bırakıyorlar. Biz bunun önüne geçebilmek için büyükşehir belediyesi ile yaptığımız protokolün bir benzerini ilçe belediyeler ile de yaptık. İlçelerdeki hayvanları da toplayıp, kısırlaştırdıktan ya da tedavi ettikten ve kayıt altına aldıktan sonra, aldığımız yere geri bırakıyoruz.    

-Yaklaşık on yıldır can savunucuların özlemle beklediği yasa değişik maddelerini genelde nasıl değerlendirirsiniz?
 

Az önce de söyledim. Bu yasa hak savunucularının ve muhalefetin baskısı ile çıktı. Ancak istenilen bu değildi. Çıkan yasa, siz istediniz biz de yaptık demek için çıkarıldı.  Hayvan Koruma Kanunu ve Türk Ceza Kanunu üzerinden yapılan değişiklikleri kapsamaktadır. Hayvan Hakları Yasası olarak getirileceği lanse edilen ve kamuoyunda bu yönde büyük beklenti yaratmış olan kanun teklifi, Hayvanları Koruma Kanununda yapılmak istenen revizyonlardan ibarettir. Bu kanun, hayvanların haklarını teslim etmiyor. Popülist söylemler içeren, hayvan hakkı terminolojisi ile taban tabana çelişen ifadelere yer verilmiştir. Kanundaki “Süs hayvanı” ibaresinin çıkarılması üzerinden hayvanların mal statüsünden çıkarıldığı iddia edilmektedir. Oysa ki, süs hayvanı ibaresinin kanun metninden çıkarılması tek anlamıyla hayvanın “mal” statüsünden çıkarılması anlamına gelmemektedir. Örneğin, deney hayvanlığı, av turizmi, hayvan dövüşçülüğü gibi uygulamaları yürürlükten kaldıran bir teklif söz konusu değildir. Deve güreşi, boğa güreşi gibi yarışmalar devam ettirilmek isteniyor. Kanun teklifi ile canlı hayvan ticareti sadece kedi ve köpekler yönünden düzenlenmiş. Bu haliyle Petshoplarda kuş, kaplumbağa, tavşan satılmaya devam edecek. Diğer hayvanları da kapsamalıdır. 
Diğer yandan, teklif Bakanlıkça izin verilen ev hayvanı üretim yerlerindeki kedi ve köpeklerin satışının yapılabileceğine ilişkin de düzenleme içermektedir. Bu yönüyle, katalog üzerinden hayvan satışı yapılabilecek. 5199 sayılı kanunda yer alan idari para cezası miktarları 2004 yılına ait miktarlardır. Günümüzdeki değerleme oranları üzerinden 2021’de uygulanan idari para cezası miktarları ile kanun teklifi ile getirilmek istenen miktarlar karşılaştırıldığında, artış oranları düşük kalmaktadır. Bu yönüyle, beklenen caydırıcılığı karşılamaktan çok uzak. 
Kanunda hayvanlara karşı suç tiplerinin sayılması olumlu olabilir. Ancak, ceza oranları düşük. Uygulamada hâkimler, hapis cezalarını para cezasına dönüştürülebilecek ya da erteleme veya hükmün açıklamasını geri bırakma kararlarını verebilecek. Caydırıcılık için arttırılan para cezalarının miktarına baktığımızda komik denecek rakamlar. Bu anlayışla ne hayvan hakları yerini bulur, ne de suçlarda bir azalma yaşanır. Hayvan haklarının uygulanması için hayvanları bir mal değil canlı olarak kabul eden bir yasanın gelmesi şarttır. Verilen hapis cezası ertelenemez, para cezasına çevrilemez şeklinde düzenleme getirilebilir.

-Evet Başkanım,  biraz da kentimizden, sizin Belediyenizin Bakımevinden konuşalım. Büyükşehir Belediyemizle imzaladığınız protokol çerçevesinde ilçelere canlarla ilgili hizmet vermeye devam edecek misiniz?

Bizim, Eskişehir Büyükşehir Belediyesi ve ilçe belediyeler ile olan protokolümüz 1 Eylül 2021’de sona erdi. Büyükşehir ile bu protokolü yeniledik, ancak ilçe belediyeler ile henüz yeni bir protokol yapmadık. Protokollerimiz tamamlandığında çalışmalarımızı sürdüreceğiz. 

-Kentimizdeki bakım evini geliştirme adına ne gibi yenilikler planlıyorsunuz? Burada röntgen, ultrason gibi teşhise yönelik aletler bulunmamakta, bu eksikleri gidermeye yönelik planlarınız var mı?
 

Odunpazarı Belediyesi Geçici Hayvan Bakım Evimizi büyüttük ve ayrıca alttan ısıtma sistemi yaptık. Can dostlarımız artık kış aylarını daha rahat geçirecek. Dostlarımızın Geçici Hayvan Bakım Evimizde daha rahat ve huzurlu olmaları için çalışıyoruz. Onların sıcak ve sevgi dolu bir yuvaya sahip olabilmeleri için, ‘sahiplendirme’ çalışmaları da yapıyoruz. Röntgen, ultrason gibi teşhise yönelik aletlere gelince de; bakım evleri, popülasyonu kontrol altına almak yani kısırlaştırma yapabilmek için kurulan birimler. Yasalar bize böyle bir yükümlülük tanıyor. Röntgen ve ultrason ile ilgili bir yükümlüğümüz yok. O, büyükşehir belediyesinin sorumluluğunda. Hayvana şiddeti engellemeyen yasalar, ne yazık ki bizim hayvanlara ulaşmamızı, onlara hizmet etmemizi engelliyor. 

-Hem sizin hem de Tepebaşı Belediyesinin bakımevleri daha çok kısırlaştırmaya yönelik hizmetler vermekte. Biz can severler yıllardır sokak hayvanlarının her türlü tedavi ve bakımının yapılacağı tam teşekküllü bir hayvan hastanesinin özlemini çekmekte ve belediyelerimizden talep etmekteyiz. Sizin, bizlerin bu haklı talebimizle ilgili söyleyeceğiniz bir şeyler var mı?
 

Az önce de söylediğim gibi biz sadece bakımevleri açabiliyoruz. Yapabileceklerimiz yasalar ile sınırlanmış durumda. Hayvan Hastanesi de büyükşehirlerin sorumluluğunda olan bir konu, ilçe belediyelerinin ne yazık ki böyle bir yetkisi yok. 

-Yıllar öncesinden bizlere bir “Hayvan Mezarlığı” sözünüz vardı. Kaybettiğimiz canlarımızı gömecek toprak parçası bulamıyoruz. Bu bizlere inanılmaz acı vermekte. Kentimiz ne zaman bir Hayvan Mezarlığına kavuşacak? 
 

Evet, daha önce böyle bir sözümüz vardı, ancak Büyükşehir Belediyesi açmayı vaat edince biz, bundan vazgeçtik. Onların da mezarlık için yer problemi yaşadığını biliyorum. 

-Eskişehir’de bir Doğal Yaşam Merkezi planlarınız olduğunu duymuştuk. Bu konuda bir gelişme var mı? Varsa nasıl bir merkez planlıyorsunuz, kısaca anlatır mısınız?
Doğal Yaşam Merkezi yapmayı planladığımız araziye bakanlık izin vermedi. Biz de Geçici Hayvan Bakım Evini büyüttük, geliştirdik. 

-Eklemek istediğiniz bir şey var mı?
Söz konusu yasa ile Büyükşehir belediyeleri, il belediyeleri ve nüfusu 25.000’i aşan belediyelere hayvan bakımevi kurma zorunluluğu getirilmektedir. Hayvan bakımevi kurma zorunluluğu olmayan belediyelere ise sorumluluk alanındaki bu hayvanları en yakın hayvan bakımevine götürme yükümlülüğü yüklenmek istenilmektedir. Büyükşehir Belediyesi olmayan şehirlerde, belediyelerin mücavir alan dışındaki bölgelerle ilgili tasarruf yetkileri bulunmamaktadır. İl Özel İdarelerine de bakımevi kurma yükümlülüğü verilmeli ve Belediyelerin mücavir alanları dışında kalan bölgelerden sorumlu olduğu tanımlanmalıdır.
Hayvan refahı ve sağlığı açısından önemli risk doğuran, belediyelerin bakımevi kurma sorumluluğunu devralarak sürekli ve uzun vadeli popülasyon kontrolü yapılmasına engel olan, yine aynı nedenle, hayvanlara rutin sağlık hizmeti sunulamaması sonucunu doğuran mobil kısırlaştırma ünitelerinin ve buna yönelik mevzuat düzenlemesinin ivedilikle ve bütünüyle kaldırılması gereklidir. Ancak, yasada kelime oyunu yapılarak mobil ünite yerine geçici ünite denilmiş. Bu, Zulümdür. Rehabilite edilmemiş sahipsiz köpeklerin geçici ünitelerde kısırlaştırılabileceğine dair düzenlemeye yönelmek yerine, küçük-orta-büyük ölçekli bakımevi ve rehabilitasyon merkezlerinin kurulmasına destek verilmesi gerekiyor.

Çok teşekkürler Sayın Başkanım..

 

Editör: ÜSTÜNER ÜNÜGÜR